projeler         kpm hakkında         iletişim  
Troya Müzesi

Ulusal Yarışma, Ödülsüz
Çanakkale, TR
Toplam kapalı alan: 10,700 m2
Ekip: Kerem Piker, Mehmet Can Anbarlılar

Troya şehri ya da şehirlerine ilişkin buluntular, yaklaşık 5000 yıllık zaman dilimine yayılmış olan farklı katmanların, üst üste birikerek oluşturduğu bir "yığın" olarak algılanmaktadır. Bu eş zamanlı algı, Troya'ya özgü ve ilgi çekicidir. Zira Troya şehirlerinden geriye kalanlar, Troya'nın agora, odeon vb. bir sembol yapı ile anılmasından ziyade, farklı zamanlara ait katmanların üst üste gelerek oluşturduğu çok parçalı bir "yığın" olarak algılanmasına yol açmaktadır. Troya efsanesinin sembol atı bir yana, şehre ilişkin hiç bir yapı, tekil olarak öne çıkmamaktadır. Troya'dan geriye kalanlar binlerce yıllık atlamalarla üst üste birikmiş rastlantısal ama anlamlı bir yapılar bütünüdür. Troya efsanesinin bu anlamda en ilgi çekici mekanı, 9 şehirden arta kalanlardan öte coğrafyanın kendisidir. Zira bölge, Troya mitinin arka planı, ya da zeminidir. Zamana ait izler, kıyı çizgisinin değişmesi pahasına belirginliğini yitirse de bu zemin benzersizdir.






Troya Müzesi Troya arkeolojik buluntuları için kurulmuş bir müze yapısı olmanın ötesinde, bulunduğu coğrafyanın özelliklerini önemseyen, yer ile ilişkisini ölçek, malzeme, yapı dili ve topografya üzerinden tanımlayan ve bölge ile birlikte yaşayan bir merkez olmak üzere tasarlanmıştır.
Müze, farklı programlara ilişkin parçaların açık /yarı açık kullanımlar ile ilişkilendirildiği yapılar grubundan meydana gelir.

Yapılar içe dönük ve tamamen çevresinden kopuk bir sergileme anlayışı yerine, yarı açık mekanları, iç bahçeleri, farklı kotlardaki görsel algı imkanları ile içinde bulunduğu çevreyi de içeren bir anlayışla ile tasarlanmıştır. Bu anlamda dışa kapalı ve durağan bir müze değildir. İçinde bulunduğu coğrafyayı serginin bir parçası olarak kabul eder.

Müze yapıları farklı türden geçirgenliklere olanak sağlar; bunun için türlü filtreler kullanır. Büyük cam yüzeylerin doğrudan gelen ışıkla olan sorunları ahşap kepenkler ile kontrol edilir. Cam yüzeyler ile kepenkler arasında oluşturulan ara mekanlar, havadar ve gölgeli soluklanma alanları oluşturur. Boşluklu döşenmiş taş cephe ise yapının hazırlık mekanında, giriş bölümünde kullanılır. Bu kontrollü ışık, aynı zamanda mekanda ziyaretçiler için bir tür konsantrasyon olanağı sunar. Sergi kulesindeki tül ise yapının birincil cephesindeki farklı yönlenmelerle oluşan dağınık cephe yapısını örten ikincil bir cephe katmanı olarak yer alır. Delikli ve paslı metal yüzey hem rüzgar ve güneş kontrolüne olanak sağlar, hem de yapının dıştan algısını bir anlamda zamansızlaştırır. İki cephe arasındaki yarı açık mekan ise farklı türden sergi alanı olarak önemli bir potansiyele sahiptir.

Müze yapısı, içinde yer alacak kalıcı koleksiyon tam olarak bilinmese de sergileme anlayışı açısından da Troya'ya özgü bir müze olma iddiasındadır. Bu anlamda günümüz "beyaz kutu" sergiciliğinden ayrışır. Giriş ve karşılama binası; işlikler, etkinlik alanları, ticari birimler ve servisleri içerir. Konferans salonu kulesi girişteki etkinlik alanları ile ortak fuaye alanına açılır; böylelikle bu alanda farklı türden etkinliklerin ziyaretçilerin ilgisine sunulması amaçlanmıştır. Kitle aynı zamanda poyraz yönündeki hakim rüzgarı keserek girişi korunaklı hale getirir.

Giriş bölümü görsel ve fiziksel olarak olabildiğince geçirgen bir iç mekan yapısına sahiptir; böylelikle ziyaretçilerin bütün alanda gerçekleşen aktiviteler hakkında fikir sahibi olmaları amaçlanır. Etkinliklerin durumu ve büyüklüklerine göre işlikler açık veya kapalı olarak kullanılabilirler.

ikinci kule, yer katında danışma, bilet satış, tuvalet ve vestiyer gibi servis alanlarınının bulunduğu, üst katlarda ise yönetim ofislerinin yer aldığı bir yapıdır. Sergi için bir tür hazırlık mekanıdır; bu sebeple sadece bir geçiş mekanı olarak düşünülmemiş, servis kitlesi ile cephedeki kalkan duvarların ayrıştırılmasıyla oluşturulan düşey boşlukların ve geçirgen cephe yapısının ziyaretçiler üzerinde yaratacağı etki düşünülerek düzenlenmiştir. Bu mekandan cam bir tüple birinci sergi yapısına ulaşılır.

Birinci sergileme yapısı doğrusal, tek katlı bir yapıdır. Sergi içeriği olarak bölgenin bin yıllar içindeki değişimini anlatan bir kurgu ön görülmektedir. Güney yönündeki saydam cephesi, ahşap güneş kırıcılar vasıtasıyla korunaklı bir hale getirilmiştir. Açık sergi mekanı olarak düzenlenen iç avlu ile görsel bağın sürekliliği amaçlanmıştır.
Ana sergi kulesine kısa ve uzun tur olmak üzere iki türlü ziyaret mümkündür. Kısa tur yapının sadece yer kotundan algılanmasına yönelik kısa süreli ziyaretler için düşünülmüştür. Uzun tur ise yapının en yüksek kotuna ziyaretçilerin panoramik bir asansör vasıtasıyla taşınması ile başlar. Ziyaretçiler böylelikle Troya antik şehrini arazinin en uç noktasından görme imkanına sahiptirler. Bu bölüm aynı zamanda ikincil cephenin (metal tülün) olmadığı tek noktadır. Seyir terası olarak nitelendirilen bu kottan ziyaretçiler saat yönünde sürekli rampalar ile yer kotuna doğru inmeye başlarlar.
Sergi kulesi antik şehrin üst üste biriken katmanlı yapısına paralel bir kurguda düzenlenmiştir; bu sebeple bu alandaki serginin ana kurgusu şehrin katmanları olarak düşünülmüştür. Farklı kotlarda genişleyen ve daralan gezinti yolları, farklı türden sergileme araçlarını da içerir. Analog ve dijital panolar gibi yüzey elemanlarının yanı sıra standlar, duvarlara yerleştirilmiş sergi dolapları, sahanlıklardan ulaşılan karanlık odalar, bu alanda kullanılabilecek araçların bazılarıdır. Rampaların etrafında dönerek tariflediği galeri boşluğunda asılı olarak bulunan sergi odalarının dış yüzeyleri de büyük projeksiyon alanları olarak düşünülmüştür. Gezinti boyunca rampalar farklı yönlerde yapının birincil cephesini yırtarak ara mekana doğru çıkmalar yaparlar. Bu bölümler sergi alanının iç mekanı ile bölgenin doğal yapısının bir arada algılanmasına olanak tanır.

Sergi kulesinden cam bir tüple ulaşılan üçüncü yapı ise geçici sergi yapısıdır. Birinci sergi yapısı ile benzer nitelikte anonim bir yapı olarak farklı sergileme olanaklarına imkan sağlayan bir kurgudadır. Avlu yönünde tamamen dış ortama açılarak sergi alanlarının dış mekan ile birlikte kullanımına olanak sağlayan bir yapıdadır.
Ziyaretçilerin döngüsel bir rotayı izleyerek yine gezintiye başladıkları noktaya gelmeleri hedeflenmiştir. Geçici sergi yapısından cam bir tüple ulaşılan giriş yapısı kitaplık, müze dükkanı, restoran gibi ticari aktiviteleri içerir.
Yapının hemen yanı başında yer alan zeytinlik ve açık kazı alanı, antik yemek yapımı, antik para basımı vb. temalı etkinliklere de ev sahipliği yapar. El sanatları çarşısı, müze yapısı ile restoran arasındaki yol boyunca geçici yapılar halinde düzenlenmiştir. Restoran ve atölyenin ise "kerpiç pavyonlar" olarak düzenlenmeleri, yapıların belirli periyotlarla yeniden inşa edilerek müze aktivitelerinin bir parçası haline getirilmesi düşünülmüştür.

Kullanılan malzemeler, doğal malzemelerdir. Taş yörenin taşıdır. Cam, çelik ve beton ise bu türden yapılarda kullanılan pırıltılı yapı dilinden uzak, yapıda neredeyse konvansiyonel araçlar olarak yer alırlar.


kpm-kerem piker mimarlık

abide-i hürriyet cad. no.105 daire.4
sisli, ist, TR
+90 212 292 8457
info@kerempiker.com